SULTAN İKİNCİ MURAD HAN (13.7.2003 Türkiye)

Yazdır

6. Osmanlı sultanıdır. Babası Çelebi Mehmed Han'dır. 1404’te Amasya’da doğdu. Küçüklüğünden itibaren devrin büyük âlimlerinden okuyarak yetişti. Babasının ölümü üzerine 4 Mayıs 1421’de padişah oldu.

 

Saltanatının ilk yıllarında, Bizans ve Anadolu beyliklerince kışkırtılan amcası ve kardeşinin çıkardığı isyanlarla uğraştı. İsyanları bastırdıktan sonra Anadolu beyliklerini itaat altına alarak topraklarını ele geçirdi. 1430’da Venediklilerden Selanik’i aldı. 1437’de Tuna Nehri aşılarak Transilvanya içlerine kadar ilerlendi. 1441’de Belgrad kuşatmasından sonuç alınamadı. Macarların millî kahramanı Hunyadi Yanoş’un Bosna’ya girişiyle, Balkan milletleri Osmanlılara karşı birleştiler. Haçlı ordusu, 1443’te Tuna’yı aşarak Sofya ve Niş’i aldı. 1444’te Yalvaç Muharebesi’nde iki taraf da kesin bir üstünlük kuramayınca Macarlarla on yıl süreli Segedin Barış Antlaşması imzalandı.

 

Tahtı geleceğin “Fatih”ine bırakıyor…

Sultan İkinci Murad Han, barıştan sonra “Sağlığımda oğlumun padişahlığını göreyim” diyerek saltanattan çekildi. Tahta 12 yaşındaki Sultan İkinci Mehmed Han’ın geçirilmesi, başta Papalık ve Macarlar olmak üzere Avrupa devletlerini ümitlendirdi. Hunyadi Yanoş barışı bozarak büyük bir Haçlı ordusuyla hareket etti. Genç padişah, ömrünü savaşlarda geçiren babasını, yaşından umulmayacak tarihî ifadelerle göreve çağırdı. Sultan İkinci Murad Han ordunun başına geçerek 10 Kasım 1444’de Varna’da, tarihin en muhteşem zaferlerinden biri kazandı.

1445 yılı başında yönetimi tekrar ele alarak ilk seferini Mora üzerine yaptı. Varna mağlubiyetinin lekesini silmek için Haçlı ordusunu tekrar toplayan Hunyadi Yanoş, 17 Ekim 1448’de başlayan ve üç gün süren İkinci Kosova Meydan Savaşı’nda bozguna uğradı. Canını güçlükle kurtarabildi.

 

Türbemin üstü açık ola ki üzerime yağmur yağa…

Sultan İkinci Murad Han, 3 Şubat 1451’de Edirne’de 47 yaşında vefat etti. Türbesi, Bursa’nın Muradiye semtinde yaptırdığı caminin yanındadır. Bu iki yapıya ilâve olarak çok sayıda türbeleri, medrese, imaret ve hamamı ile asırlar öncesindeki hatıra ve havasını bu kadar canlı tutup koruyan başka bir mekân bulmak çok zordur. Kare plânlı ve kubbeli türbede sadece sultanın kabri vardır. Kubbenin tepesi, yağmur damlalarının üzerine düşmesi için padişahın vasiyeti üzerine açık bırakılmıştır.

 

Bu yazı, 13 Temmuz 2003 tarihli Türkiye Gazetesi’nde, İbrahim Pakkan adıyla yayınlanmıştır.

 

Yorumunuzu yazın...

    Wednesday the 9th. Telif Hakkı © 2012 http://www.ibrahimpazan.com Her hakkı saklıdır.
    Copyright 2012

    ©