SULTAN MEHMED VAHİDEDDİN HAN (6.7.2003 Türkiye)

Yazdır

36. ve son Osmanlı padişahıdır. Sultan Abdülmecid Han'ın padişah olan dördüncü oğludur. 1861’de Dolmabahçe Sarayı’nda doğdu. Annesi Gülistû Kadınefendi'dir.3-4 aylıkken anne ve babasını peş peşe kaybetti. Ağabeyi Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından büyütülüp himaye edildi. 4 Temmuz 1918’de ağabeyi Sultan Mehmed Reşad Han'ın vefat ettiği gün, 57 yaşında padişah oldu.

 

Yağmalanmış bir ülke devralıyor...

Tahta geçtiğinde 1. Dünya Savaşı’nın korkunç sonuçları alınmak üzereydi. Nitekim 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imza edildi. Mütarekeden hemen sonra, devleti savaşa sokan Talât, Enver ve Cemal Paşalar yurt dışına kaçtılar.

 

16 Mart 1920’de İstanbul İtilâf devletleri tarafından işgal edildi. Yunanlılar, İtalyanlar ve Fransızlar Anadolu’ya girdiler. 11 Mayıs 1920’de düşmanların hazırladığı Sevr Antlaşması’nı bütün baskılara rağmen imzalamadı. İşgal altındaki İstanbul’dan vatanın kurtarılamayacağını görerek, güvendiği kumandanları Anadolu’ya göndermek istedi. Ancak bunlar, “Dünyaya karşı harp edilmez. Bu iş olmaz.” diyerek gitmeyi reddettiler. Bir ara kendisi gitmeyi düşündüyse de İngilizler; “Eğer Anadolu’ya geçersen İstanbul’u Rumlara işgal ettirir, taş üstünde taş bırakmayız” diyerek engellediler. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa'ya, “Paşa, paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Devleti kurtarabilirsin.” diyerek büyük yetkilerle Anadolu’ya gönderdi.

 

Sultan Mehmed Vahideddin Han, İstanbul’daki işgal kuvvetlerini oyalamak ve Anadolu’daki mücadeleyi gözden uzak tutmak için türlü siyasî gayretler içine girdi. Fakat İngilizler, Türk birliğini parçalamak için padişah aleyhine çalışmaktan geri kalmadılar. Nihayet İstanbul’daki İngiliz işgal kuvvetleri, 17 Kasım 1922 günü padişahı Dolmabahçe Sarayı’ndan alarak Malaya harp gemisiyle Malta’ya götürdüler.

 

Son padişah sürgünde ölüyor...

Sultan Mehmed Vahideddin Han, vatanından koparken yanında şahsî eşyası dışında hiçbir şey götürmedi. Hazineden bir iğne bile almadı. Acı ve sıkıntı içinde geçen bir sürgün hayatından sonra, 16 Mayıs 1926’da İtalya’da 65 yaşında vefat etti. Bakkal, kasap ve fırına olan borçlarından dolayı tabutu haczedilerek 15 gün kaldırılamadı. Cenazesi Şam’a getirilerek Sultan Selim Camii Kabristanı’na defnedildi.

 

Bu yazı, 6 Temmuz 2003 tarihli Türkiye Gazetesi’nde, İbrahim Pakkan adıyla yayınlanmıştır.

 

Yorumunuzu yazın...

    Wednesday the 9th. Telif Hakkı © 2012 http://www.ibrahimpazan.com Her hakkı saklıdır.
    Copyright 2012

    ©