HANEDAN REİSİ TOPKAPI SARAYI'NDA
Osmanlı Hanedanının en yaşlı erkek üyesi Osman Bayezid Efendi, Topkapı Sarayı’ndaki Mukaddes Emanetleri inceledi.
> İbrahim PAZAN
ÖZEL BİR MEKAN ÖZEL BİR ZİYARET
Hırka-i Saadet Dairesi’nde Mukaddes Emanetler’in her birini ayrı ayrı inceleyip bilgi alan Şehzade, bu ziyaret sebebiyle çok mutlu olduğunu belirtti. Şehzade’nin Saray’daki ziyaretine Enver Paşa’nın torunu olan kuzini Arzu Enver Eroğan ve yanında kaldığı kuzini Zeynep Gogen de katıldı.
Osman Bayezid Efendi 6 yaşındayken annesiyle babası boşanıyorlar. 1 yıl sonra da babası İbrahim Tevfik Efendi vefat ediyor. Annesi bir Amerikalı ile evleniyor. Aile Amerikalı üvey babanın peşinden New York’a gidiyor. Amerikalı babadan 1934 ve 1936 doğumlu Haluk ve Bahri isimli üvey kardeşleri doğuyor. Şehzade 18 yaşında askere gidiyor. Daha sonra 40 yıl kadar bir kütüphanede çalışıyor. Buradaki görevi gereği Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Farsça, Almanca, İspanyolca dillerini çeviri yapabilecek derecede öğreniyor. Nihayet oradan emekli oluyor.
Osmanlı Devleti’ni kuran ve 623 yıl boyunca başında bulunan, tarihin kaydettiği ender ailelerden olan Osmanlı hanedan ailesinin en yaşlı erkek üyesi Osman Bayezid Efendi İstanbul’da. Türkiye’ye en son sekiz yıl önce gelen Şehzade, İstanbul’da geçirdiği 3 hafta süresince Osmanlı hanedan ailesinden ve anne tarafından pek çok akrabasıyla bir araya geldi. Bu arada teyzeleri Zekiye ve İsmet Hanım’ın kızlarını ve torunlarını ziyaret etmek amacıyla bir de İzmir seyahati gerçekleştiren Osman Bayezid Efendi, son olarak Topkapı Sarayı’na giderek bu özel mekanın en önemli bölümlerinden Mukaddes Emanetler’in saklandığı Hırka-i Saadet Dairesi’ni ziyaret etti. Çok nazik ve mütevazı bir kişiliğe sahip olan Şehzade medya önüne çıkmaktan titizlikle kaçınıyor. Kendisiyle bir akşam yemeğinde birlikte bulunmak mutluluğuna nail oldum. Şehzadeden Topkapı Sarayı’na gerçekleştireceği ziyarette fotoğraf alma ve görüntü çekme iznini de sağladık. Bu arada Şehzadenin, teyzelerinden Fitnat Hanım’ın torunu Zeynep Gogen Hanımefendi’nin misafiri olduğunu belirtelim.
ANA KARNINDA SÜRGÜN
1924 yılı Mart ayının üçüncü günü TBMM, “Hilâfetin ilgâsına ve Hanedan-ı Osmanî’nin Türkiye Cumhuriyeti memaliki haricine çıkarılmasına dair kanunu” çıkarıyor ve kanun 6 Mart 1924 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanıyordu. Vatanı terk için şehzadelere 6 Mart’ın başladığı gece yarısına kadar 48 saat, sultanlara ve diğerlerine ise 1 hafta mühlet verilmişti. Halife Abdülmecid Efendi ile oğlu, kızı, zevceleri ve üç kişilik maiyeti ise daha 4 Mart sabahı Dolmabahçe Sarayı’ndan alınarak otomobillerle Çatalca’ya getirilip Simplon Ekspresi’ne bindirildiler. 10 Mart günü bittiğinde, o sırada zaten yurt dışında olanlar ile hasta yatağında yatmakta olan Sultan Beşinci Murad’ın kızı Fatma Sultan ve ailesi haricinde, kanunun saydığı hanedan üyeleri ve mensuplarından 155 kişi vatan topraklarını terk etmiş bulunmaktaydı. Bunlar arasında biri vardı ki sürgün onu ana karnında yakalamıştı. Sürgün kafilesindeki Sultan Abdülmecid’in torunu İbrahim Tevfik Efendi’nin son zevcesi Şadiye Hanımefendi, kolunda 4 yaşındaki büyük oğlu Cem Efendi ve karnındaki müstakbel şehzade Bayezid Efendi ile vatanı terk ediyordu.
Şehzade doğumunu şöyle anlatıyor: “Ben 1924 yılının Haziran ayında, Paris’te, önceden İngiliz Kralı 6. George’un metresinin evi olan bir hastanede doğmuşum. Annem başka bir bebekle değiştirileceğimden çok korkmuş ve her iki ayağıma Türkçe olarak ismimi yazmış ve hatta bir bant yapıştırmış. Ayrıca sonradan dadım olacak olan Rengin Kalfa ben hastaneden çıkıncaya kadar yanımdan hiç ayrılmamış.”
Bayezid Efendi’nin doğumuyla, en yaşlısı son padişah Sultan Vahideddin olmak üzere, Osmanlı hanedanının vatana girmesi yasaklanan 37 erkek üyesine bir yenisi daha eklenmiş oluyordu.
MUKADDES EMANETLERİ ZİYARET
Şehzadeye, Topkapı Sarayı ziyareti sırasında gazetemiz yazarlarından Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci ile refakat ettik. Ziyaret İhlas Haber Ajansı foto muhabiri ve kameramanı tarafından da takip edildi. Müze Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın konuğu olarak Sultan Abdülmecid neslinden gelen ve Enver Paşa’nın torunu olan kuzini Arzu Enver Eroğan ve yanında kaldığı kuzini Zeynep Gogen ile birlikte Saray’a gelen Osman Bayezid Efendi, Hırka-i Saadet Dairesi’ni ziyaret etti. Hırka-i Saadet’in içinde bulunduğu sandık, Peygamberimizin ayak izi, sakal-ı şerifleri, kılıcı, yayı, Uhud Savaşı’nda kopan diş minesi parçası, mektubu, diğer peygamberlere, dört halifeye ve Ehl-i Beyt’e ait eşyaların da arasında bulunduğu Mukaddes Emanetler’in her birini ayrı ayrı inceleyip bilgi aldı. Şehzade bu ziyaret sebebiyle çok mutlu olduğunu belirtti. İlber Hoca’nın da Şehzadeye gösterdiği samimi hürmet gözlerden kaçmadı.
Osman Bayezid Efendi, Sultan Abdülmecid’in 3., Osman Gazi’nin 22. kuşaktan torunu. Kendinden sonra doğanlarla birlikte bugün hayatta olan 24 adet şehzadenin en büyüğü. Onun yüzüne baktığınızda bir zamanlar cihana hükmetmiş Osmanlı padişahlarını görebilir, 800 sene geriye giderek Osman Gazi’ye hatta 2200 sene önce hüküm sürmüş Oğuz Han’a uzanabilirsiniz. Ama Osmanlıyı seven bizlerin bu coşkun duygularına karşılık bu ailenin mensuplarındaki tevazuya bakınız: Şehzadeye Hırka-i Saadet Dairesi’ndeki bir Harem-i Şerif ve Ravza-i Mutahhara maketi ile ilgili bilgi veriliyor: “Bakın efendim kapısındaki tuğra dedeniz Sultan Abdülmecid’e ait”. Şehzade “Babamın dedesi” diye düzeltiyor.
ŞEHZADE SARAY’DA
Osman Bayezid Efendi’nin Topkapı Sarayı ziyaretine Müze Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı yazarımız Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci ve İbrahim Pazan birlikte refakat etti... İlber Ortaylı Hoca, Şehzadeye samimi hürmet ve iltifatlarda bulundu.
BİR AYRINTI
Osmanlı Hanedan Reisi
23 Eylül 2009 günü İstanbul’da 97 yaşında vefat eden Osman Ertuğrul Efendi’den sonra ailenin en yaşlı erkek üyesi olması hasebiyle “Hanedan Reisi” unvanını o tarihten beri Osman Bayezid Efendi taşıyor. Gazetecilerin hanedan reisleri için kullandıkları “Osmanlı tahtının vârisi”, “salatanat devam etseydi Beşinci Osman olarak tahta geçecekti” gibi ifadeler, hanedanla ilgili haberlerin daha fazla ilgi çekmesi için kullandıkları yakıştırmalardır. Ben şahsen görüştüğüm hiçbir Osman-oğlundan, değil bu tür yakıştırmaları tasvip ettiklerini, kendileri için “şehzade” ve “prens” gibi ifadeler kullanılmasını istediklerini bile hiç duymadım. “Hanedan Reisi” tabiri bugün için geleneksel bir unvan ve geçmişte kalmış bir hatıradan başka bir anlam taşımamaktadır. Önceki hanedan reisi merhum Osman Ertuğrul Efendi’ye bu konuyu sorduklarında “Hanedan reisi olduktan sonra hayatımda herhangi bir şey değişmedi. Eskiden nasıl yaşıyorsam şimdi de o şekilde yaşamaya devam ediyorum” demişti. Bizim gördüğümüz Osman Bayezid Efendi de aynı konumdadır. Ailenin büyüğü olarak kendisine bir şey sorulursa cevap verir, bir yardım istenirse de elinden geliyorsa yardım eder
Bu haber, 15 Mayıs 2011 tarihinde Türkiye Gazetesi'nde yayınlanmıştır.