92 YIL ÖNCE-92 YIL SONRA (2.5.2002)

Yazdır

1975-1980 yılları arasında, Sahaflar'dan belki 5 belki de 10 liraya aldığım Osmanlıca bir kitap. Geçenlerde yerinden çıkarıp şöyle bir karıştırdım.

 

Adı: Musavver 1293-1294 Osmanlı-Rus Seferi

Müellifi: Erkan-ı Harbiyye Binbaşısı Ali Fuad

Tabi' ve Naşiri: Kütübhane-i İslam ve Askeri sahibi Tüccarzade İbrahim Hilmi

Basım tarihi: 1326 (Rumi yıl olduğu kabul edilir ise 1910)

 

Sultan İkinci Abdülhamid Han, 27 Nisan 1909'da tahttan indirildiğine göre, Sultan Mehmed Reşad Han’ın ilk yılları. Yani İttihad ve Terakki'nin ipleri elinde bulundurduğu dönem.

 

30 sene, Maarif Nezareti’nin ilgili komisyonunca incelenip onay verilmeyen hiç bir kitap, gazete, dergi basılamamış. Aman yanlış anlaşılmasın. O devirde yani 1878-1908 arası, o kadar çok kitap basılmıştır ki, şu anda bile Sahaflar'a gitseniz en çok o devirden kalma kitapları kolaylıkla bulabilirsiniz.

 

Şimdi (Abdülhamid Han’dan sonra) sözde istibdat kalkmış, sınırsız hürriyet gelmiş, isteyen istediğini yazıyor, basıyor...

 

İşte bu sırada basılan yukarıdaki kitabın ilk sayfalarında "İfade-i Naşir" başlığı altındaki üç sayfalık yazının aslını eke koydum. Kendimce önemli gördüğüm bölümleri aynen aktarıyorum. Bakalım 92 sene önce bir kitabevi sahibinin bu ifadeleri size neyi çağrıştıracak.

 

Osmanlıca'yı daha öğrenmemiş kardeşlerimiz varsa, onlara sözüm şu olur: Kur'an-ı Kerim okumasını biliyorsanız 1 haftada sökersiniz. Tabii Osmanlıca sözlük her zaman kullanmak gerekir.

 

"Tarih-i askerimizde pek mü'lim ve acıklı sahifeler vücuda getiren harb-i ahırın, lisanımızda esaslı bir tarihi olmaması memleketimiz ve ordumuz için ne büyük şin ne büyük zül idi.

 

Rus seferi bizim için bir izmihlal demek idi. Mazideki bütün o şanlı vekayi'imiz, satvet-i askeriyyemiz, cihanı istila eyleyen azamet-i kavmiyyemizin hatıratı, ecdadımızın baziçe-i taarruzu olan Balkanlar üzerinde parçalanıyor, üful ediyordu.

.......

 

Fakat ne çare ki asırlardan beri idaresizlik, ahlaksızlık, gevşeklik, hükumetin bütün kuva-yı hayatiyyesini kavramış, bütün o vakayı'-ı kahramanane, Ayastefanos Muahedesi gibi tarihimizde pek çirkin bir leke bırakan vesika-i izmihlali imzaya mani olamamıştır.

......

 

Acaba bu seferi okusaydık şanlı, hamiyyetli bir orduya malik olduğumuz halde, çocuk elinden alınan oyuncak gibi okşanarak veya ihafe edilerek kapılan ecza-yı vatana karşı böyle aciz ve hayran mı kalırdık?

......

 

Fakat fikr-i hamiyyetten başka bir saiki olmayan şanlı ve necib ordumuz, vatanın yuvarlanmakta bulunduğu girdabın önüne durdu, hüsn-ü niyet ve hamiyyetle meşbu olan bu kalpler, muavenet-i ilahiyyeye mazhar oldu. Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve tevfiki, ordumuzun rehber-i muzaferiyyeti oldu. Bu büyük ordu, tevhid-i efkar ve amal eyleyerek mazhar olduğu feyz-i semaviyi, kırk milyonluk millete saçtı. Otuz seneden beri memleketimizi tahrib ile adaletsizlik ve zulüm zir-i zeber oldu. Tulu eden hürriyet ve adalet güneşi, evvela ordumuzun mücella süngüleri üzerinde parlayarak barika süratiyle en hakir köylerimize, kulübelerimize kadar yayıldı.

 

Ey millet-i muazzama, ey şanlı ordu! Zan eder misiniz ki bugünkü muvaffakiyyetimizin zirve-i kemalinde 1293'de feda-yı hayat eyleyen şühedamızın ervah-ı mukaddesesi tair olmasın.

.....

 

Tüccarzade İbrahim Hilmi

 

Bu yazı, 2 Mayıs 2002 tarihinde http://groups.yahoo.com/group/BIZIMCC adresindeki BizmCC mesajlaşma grubunda yayınlanmıştır.

 

 

 

 

Yorumunuzu yazın...

    Wednesday the 9th. Telif Hakkı © 2012 http://www.ibrahimpazan.com Her hakkı saklıdır.
    Copyright 2012

    ©