SURİYE (1-4 Şubat 2007)
Gidiş: 1 Şubat 2007 İstanbul-Gaziantep
Dönüş: 4 Şubat 2007 Gaziantep-İstanbul
Gaziantep-Kilis-Öncüpınar-Halep-Hama-Humus-Şam-Busra (Kara Yoluyla)
Güzergâh
*
Ümeyye (Zekeriyya Aleyhisselam) Camii - Halep
*
Ümeyye (Zekeriyya Aleyhisselam) Camii'nin Sütunlarından Biri Üzerinde Osmanlı Padişahı Sultan Birinci Mahmud Han'ın Tuğrası - Halep
*
Halep Kalesi
*
1899 Yılında Sultan İkinci Abdülhamid Han Tarafından Yaptırılan Saat Kulesi - Halep
*
İslam İnanışına Göre Hazret-i İsa'nın Kıyamete Yakın Yeryüzüne İneceği Ak Minare - Emeviye Camii - Şam
*
Peygamberimizin Çocukken Amcasının Ticaret Kervanı ile Gelip Kaldığı Manastırın Konaklama Tesisi - Busra
*
Peygamberimizi Daha Çocukken Tanıyan Rahip Bahîra'nın Manastırı - Busra
Peygamberimiz sekiz yaşından sonra amcası Ebû Tâlib’in yanında kalmaya başladı ve onun himayesinde büyüdü. Ebû Tâlib bir defasında Şam’a ticaret için giderken Muhammed Aleyhisselâm’ı da dokuz veya on iki yaşında bulunduğu sırada yanında götürdü. Ticaret kervanı uzun bir yolculuktan sonra Busra’da Hıristiyanlara mahsus bir manastırın yakınında konakladı.
Bu manastırda Bahîra adında bir rahip vardı. Önceden Yahûdî âlimlerinden iken sonradan Hıristiyan olan bu bilgili rahibin yanında elden ele geçerek saklanan bir kitap bulunmakta ve birçok şey ondan sorulmakta idi. Kureyş kervanı daha önceki yıllarda buradan defalarca gelip geçmesine rağmen hiç ilgilenmeyen ve her sabah manastırın damına çıkıp kafilelerin geldiği yöne bakarak merakla bir şey bekleyen rahip Bahîra’ya bu defa bir hâl olmuş ve heyecanla irkilip yerinden fırlamıştı. Çünkü o, Kureyş kervanı uzaktan göründüğü sırada kervanın üstünde beyaz bir bulutun da onlarla birlikte akıp geldiği ve onların yanına oturduğu ağacın üstünde durduğunu görmüştü. Bu bulut Muhammed Aleyhisselâm’ı gölgelemekte idi. Kervan konunca Muhammed Aleyhisselâm’ın altına oturduğu ağacın dallarının üzerine doğru eğildiğini görerek iyice heyecanlanan rahip, hemen bir sofra hazırlatıp, acele ile bir de davetçi göndererek Kureyş kervanında bulunanların hepsini yemeğe davet etti.
Kervanda bulunanlar Muhammed Aleyhisselâm’ı mallarının yanında gözcü olarak bırakıp rahip Bahîra’nın yanına gittiler. Bahîra gelenlere dikkatle bakıp; “Ey Kureyş topluluğu, içinizden yemeğe gelmeyen var mı?” diye sordu. “Evet, bir kişi var” dediler. Rahip Bahîra ısrarla, Onun da çağrılmasını isteyince gidip çağırdılar. Gelir gelmez dikkatle Ona bakmaya, incelemeye başlayan Bahîra, yemekten sonra hâllerine, işlerine dair birçok soru sordu. Muhammed Aleyhisselâm da cevap verdi. Bahîra gördüğü alâmetlerin ve aldığı cevapların hepsinin, âhir zamanda gelecek peygamberin sıfatları hakkında bildiklerine tam uyduğunu gördü. Sonra sırtını açıp nübüvvet mührüne baktı ve Ebû Tâlib’e; “Bu çocuk senin neslinden midir?” dedi. Ebû Tâlib; “Oğlum” deyince Bahîra; “Kitaplarda bu çocuğun babasının sağ olmayacağı yazılı, O senin oğlun değildir” dedi. Bu sefer Ebû Tâlib; “O benim kardeşimin oğludur” dedi. “Babası ne oldu?” deyince de, Onun doğumuna yakın öldüğü cevabını alan Bahîra; “Doğru söyledin, annesi ne oldu?” dedi. Ebû Tâlib; “O da öldü” deyince yine; “Doğru söyledin” dedi. Sonra da ısrarla şöyle dedi: “Kardeşinin oğlunu hemen memleketine geri götür. Onu, hasetçi Yahûdîlerden koru! Vallahi Yahûdîler bu çocuğu görüp, benim fark ettiklerimi fark ederlerse, Ona bir zarar vermeye kalkışırlar. Çünkü kardeşinin oğlunda büyük bir hâl ve şan vardır. Bu, peygamberlerin sonuncusu olacaktır. Getireceği din bütün yeryüzüne yayılsa gerektir. Sakın bu çocuğu Şam’a götürme, mübarek bedenine bir zarar verirler” dedi. Ebû Tâlib, Bahîra’nın bu sözleri üzerine Şam’a gitmekten vazgeçti ve mallarını Busra’da ucuz fiyata satıp Mekke’ye döndü.
*
O Zaman 10 Yaşında Olan Kızım Gülsüm Serra, Roma İmparatorluğu Döneminden Şehir Kalıntıları Önünde - Busra
*
Ebû Bekr-i Sıddîk Camii - Busra
*
Busra'yı Keşfettikten Sonra Otobüsümüze Geri Dönüyoruz. Yolcularının Üzerine Titreyen Rehberimiz Gaziantep Yeşil Cami Emekli İmamı Muhterem Fevzi Hoca ve Çilekeş Şoförümüz Mustafa Bey'e Selamlar...