OSMANLI DEVLETİ'NİN KURULUŞUNUN 707. YILI (29.1.2006 www.haberkusagi.com)

Yazdır

“27 Ocak 2006 günü, Devlet-i Ebed-Müddet-i Osmaniye’nin mebde-i istiklâlinin 707. sene-i devriyesini tes'îd ettik” diye söze başlasak herhâlde pek çok okuyucumuz için Osmanlıca-Türkçe sözlük kullanmak gerekecektir. En iyisi biz sizi yormayalım. “27 Ocak 2006 günü, sonsuza kadar yaşayacak Osmanlı Devleti'nin bağımsızlığını kazanmasının 707. yıl dönümünü kutladık.” şeklinde bugünkü Türkçeye “tercümesini” verelim. “Devlet-i Ebed-Müddet-i Osmaniye” Osmanlı kayıtlarında geçen meşhur bir ibaredir. İşin içine sonsuzluğu katarak Türk milletinin “devlet” kavramına verdiği önemin derecesini ifade eder. Nitekim tarihte, Türk milletinin devletsiz kaldığı bir zaman dilimine rastlayamazsınız.

 

Başka bir konuya geçmeden başlangıç cümlemize geri dönersek, daha 80-90 sene evvel kullandığımız ifadelere ne kadar da yabancılaşmışız değil mi? O yıllarda yazılmış metinleri ancak sözlük kullanarak çözebiliyoruz.

 

Bu konu açılınca, üniversitede okuduğumuz 70’li yıllarda başımdan geçen iki olay canlandı gözümde. Fakültenin ilk yılında, müfredat gereği okulda İngilizce eğitimi alıyorduk. Dersin birinde söz sırasında yeri gelmiş “kerrat cetveli” deyivermiştim. “Çarpım tablosu” yerine bu ifadeyi kullandığım için bütün sınıf bana gülmüştü. Sanki ben tarihin derinliklerinden gelmiştim. Hâlbuki 60’lı yıllarda ilkokulda bize böyle öğretildiğini çok iyi hatırlıyordum.

 

Yine daha sonraki sınıflarda bir “Otomatik Kontrol” dersinde, “süreç” kavramı anlatılmıştı. Dersin hocası Prof. Dr. Mustafa Münir Ülgür (1917-2007) sınıfa “süreç” kelimesinin Osmanlıca karşılığını bilen olup olmadığını sordu. Ne yazık ki yukarıda naklettiğim anekdottan sonra beklentinizin aksine olumlu cevap verenlerden biri ben değildim. “Vetîre” kelimesini o derste öğrenmiştim.

 

Yükselen bir değer olarak Osmanlı ile ilgili konuların medyada sıkça gündeme taşındığı bu günlerde Osmanlı Devleti’nin kuruluş günü kabul edilen 27 Ocak tarihinin de lâyıkıyla işlenmesi beklenirdi. Ancak sanıldığı gibi olmadı. Konuyla ilgili olarak Meclisin 26 Ocak günkü birleşiminde bir milletvekilinin gündem dışı yaptığı bir konuşma dışında herhangi bir etkinliğe rastlamadım. Tabii ki 700. kuruluş yıl dönümünün kutlandığı 1999 yılı gibi olması beklenmezdi. Ancak bir taraftan Osmanoğulları ailesi ile ilgili dizi yazılar ve televizyon programları, magazin haberi tadında gündeme taşınırken böylesi önemli bir tarihin pas geçilmesi bana bir çelişki gibi geldi.

 

Tenkidin dozunu daha fazla artırmadan geçelim. Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi olarak tarihçiler arasında bir söz birliği yoktur. İlk devlet başkanı olarak Ertuğrul Gazi'yi kabul edip kuruluş yılı olarak 1231 tarihini alanlar bile vardır. Çünkü bu tarihte Ertuğrul Gazi, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaüddin Keykubad’a bir savaşta yardım etmiş, bu hizmetine karşılık devletin Bizans sınırında dirlik alarak uç beyi olmuştu.

 

Ancak en yaygın kabul, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılışı ile Osman Gazi'nin bağımsızlığını ilan ettiği ve adına hutbe okuttuğu rivayet edilen 1299 yılıdır. 27 Ocak günü ise Osmanlı devlet salnamelerinde “Devlet-i Ebed-Müddet-i Osmaniye’nin mebde-i istiklâli ve kıra'et-i hutbe-i şerife” olarak geçen Hicrî 4 Cemaziyelulâ 699 ve buna karşılık gelen Miladî 27 Ocak 1300 tarihinden kaynaklanmaktadır. Bu hesaba göre 27 Ocak 2006 707. değil, 706. kuruluş yıldönümüdür. 

 

Bu rivayetlerin hangisi doğru olursa olsun şu gerçeği değiştirmez: Türk milleti Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra da devletsiz kalmamıştır. Son Türk devleti, Osmanlının ortaya çıktığı ilk toprakları ve payitahtını da içinde barındıran, vatandaşı olduğumuz Türkiye’dir ve tarihin her devrinde olduğu gibi hâlâ dünyanın önemli devletleri arasındadır.


Bu makale, 29 Ocak 2006 tarihinde www.haberkusagi.com internet sitesinde yayınlanmıştır.

Yorumunuzu yazın...

    Wednesday the 9th. Telif Hakkı © 2012 http://www.ibrahimpazan.com Her hakkı saklıdır.
    Copyright 2012

    ©