ÇİMENTO MOTİFLER (15.2.2006 www.haberkusagi.com)
Aynı devletin sınırları içinde yaşayan, ortak bir tarihi ve medeniyeti paylaşan, aynı dili konuşan, dinleri aynı insanlar, “biz” dediklerinde acaba başka neleri kastederler? Yukarıda ana unsurlarını saydığımız “kültür” kavramının diğer alt unsurlarından söz ediyoruz aslında. Mensubu bulunduğumuz insan topluluğunu “millet” yapan, ortak paydalarda birleştirip onları birbirine bağlayan birtakım çimentolar...
Meselâ nazlı nazlı dalgalanan ay yıldızlı al bayrağı gördüğünüzde niye yüreğinizde bir ılıklık meydana gelir? Göğsünüz neden gururla kabarır?
Bir caminin minare ve kubbesindeki hilâl, minareden yükselen ezan sesi neden size sevimli gelir de, bir kilisedeki haç gözünüzü rahatsız eder, çan sesi kulağınızı tırmalar?
Bizim için hangi ahlâkî değerler “iyi”, hangi estetik değerler “güzel”dir? İşte bu soruya verdiğiniz cevaptan sonra, “Ben hangi milletin mensubuyum?” sorusu da kendiliğinden cevaplanmış olur.
Bu motifleri küçümseyemezsiniz. Aksi hâlde “biz” demeye hakkınız kalmaz. Dünya tarihindeki hiç bir zaman diliminde devletsiz kalmayan ve yeryüzünde bugün de yine önemli milletlerden biri olan milletimiz, bu değerlere sahip çıktığı nispette varlığını sürdürecektir.
Bahsettiğimiz çimento motiflerden biri de isimlerimizdir. Karşılaştığınız bir kimseye adını sorduğunuzda aldığınız cevap, çoğu zaman daha başka soruların da cevabıdır. O kişinin ülkesini, milletini ve dinini muhtemelen bu “tüyo”dan hemen çıkarırsınız.
Ecdadımız özellikle isim “motif”ine çok önem vermiştir. 1000 yıl önce, Malazgirt Zaferi ile bu vatanın kapılarını Türk milletine açan kahramanın ismi Muhammed Alparslan’dır. Babası Davud Çağrı, amcası Muhammed Tuğrul Beydir. Oğlu Celâleddin Melikşah, onun da oğlu Ahmed Sencer’dir.
Hem Selçuklular hem de Osmanlılar çocuklarına, asırlarca milletimizi ve dinimizi hatırlatan isimler koymuşlardır. Bugün de sevinçle görülmektedir ki milletimiz aynı geleneği sürdürmektedir. İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün resmî internet sitesindeki (www.nvi.gov.tr) istatistikî bilgilere göre Türkiye’de en çok kullanılan ilk 5 erkek adı şöyledir: Mehmet, Mustafa, Ahmet, Ali, Hüseyin.
Bunların ilk üçü Peygamberimizin, dördüncüsü damadının, beşincisi de torununun ismidir.
Yine aynı sitedeki resmî bilgilere göre Türkiye’de en çok kullanılan ilk 5 kadın adı da şöyle sıralanmaktadır: Fatma, Ayşe, Emine, Hatice, Zeynep.
Bunlardan birincisi Peygamberimizin zürriyetini devam ettiren kızının, ikincisi hanımının, üçüncüsü annesinin, dördüncüsü diğer hanımının, beşincisi de ilk kızının ismidir.
Nitekim 36 Osmanlı padişahından 7’sinin ismi Mehmed, 4’ünün ismi Mustafa, 3’ünün ismi Ahmed’dir. Görüldüğü gibi bugünkü istatistikle birebir çakışmaktadır.
Müslümanların göz bebeği Hazret-i Peygamber’e yapılan densizlik karşısında, Danimarka Başbakanı Bay Anders Fogh Rasmussen’in, hâlâ bir kaya kadar duygusuz ve duyarsız kalmasını çok görmemek lâzım. “Millet” var “milletçik” var. Değil mi ya?
Bu makale, 15 Şubat 2006 tarihinde www.haberkusagi.com internet sitesinde yayınlanmıştır.